Bu Blogda Ara

20081229

Gökkuşağı


Nereye gittiğini bilmeden gidiyordu çocuk oldukça hızlı yürüyordu.Çevresinde seyredeceği hiç bir şey olmadığı içindi belki.Sonra bişey gördü meraklandı,sıklaştı adımları.Yaşına ait tüm merakıyla iyice yaklaştı.Bugüne kadar gördüğü en güzel ağaç karşısındaydı.Renk renkti yaprakları,rüzgar estikçe ağaçtan çok gökkuşağını andırıyordu.Sonra dalın birinde kuşu gördü.Ufak tefek olduğundan farketmesi uzun sürmüştü.

Çok mu sevdin dedi kuş.
Çocuk şaşırdı önce,
sonra evet bu çok güzel bir ağaç dedi.
Bu bir dilek ağacıdır.
Peki ona niye bu ismi vermişler.
İnsanlar dileklerini söyleyip,dallarına bu renkli kumaşları astığı için.
Ben onları yaprak sanmıştım.
Bir açıdan doğru,bunlar onun yaprakları sayılır.
Peki sen bunları nerden biliyorsun?
Benim yuvam burası.
Ne güzel diyerek iç geçirdi çocuk.
Peki bu dileklerin ne olduğunu biliyor musun ?
Evet insanlar söylerken duyarım ama onlar bilmez bunu.
Şu yeşil uzun kumaş ne içindi?
Yaşlı bir kadın bağlamıştı onu.
Hayallerini gerçekleştirmek için.
Peki şu mavi.
Onu da yorgun bir adam bağlamıştı,dinlenmeyi istiyordu sanırım.
Peki şu siyah olanın dileği neydi,ayrıca neden siyah?
O kumaş bağlanmadan önce kırmızıydı,düğümü atar atmaz siyahlaştı ama
dileği duyamadım.
Şu turuncu olanı da söyler misin?
Hasta bir adam bağlamıştı onu,iyileşmek için.
Bu çok güzel bişey dedi çocuk.
Peki son bişey sorabilir miyim?
Sor bakalım.
Dilek ağacının hiç kendi dileği olmaz mı?
Bilmiyorum dedi kuş:Ağaçlar konuşmaz.

Dilek ağacı ağladı.
Çocuk görmedi.
Dilek ağacı ağladı.
Kuş bilmedi.

Bişey yazmayacağım dedim ama bu tutmadığım ilk söz değil nasıl olsa.Bunu dün gece yazdım ve ne yazık ki ben yazdım diyemiyorum.Bugünlerde dalgınım biraz ,aklım bana oyunlar oynuyor.O yüzden belki biyerde duymuşumdur ya da okumuşumdur.Bilmiyorum.Böyle bişey işte.

foto

20081227

Mutlu Yıllar



Bu hafta deli gibi yazdım zaten.Yılbaşı tatiline erken girip blog detoksu yapmak istiyorum.Benim için iyi bir yıl mıydı 2008 bilmiyorum umrumda da değil pek.Yaşlanmak hep hoşuma gitmiştir zaten keşke bir kaç gün sonra 2057 ye falan girseydik,çok daha mutlu olurdum. .Okan bayülgen ve ibrahim tatlıses arasına şıkışan insanlara ya da cnbc de mankenleri izleyip ağlayacak insanlara selam göndermek istiyorum.Siz 10 dan geriye sayarken ben uyuyor olucağım son 6 senedir olduğu gibi neyse işte bütün okuyucularımın mutlu bir sene geçirmelerini dilerim. Şimdiden mutlu yıllar...

foto

Yeniyıl Duası


Yaleppim;
genelde senden korkmamı salık veriyorlar ama ben "sevgi dolu şu gönlüm bir kuş gibi kanatlı" yolunu daha çok seviyorum.O yüzden üslubumu idare et.Biliyorsun bu sene birlikteliğimizin 25. yılı artık bu ilişkiye bir reset atsak diyorum. Bu yıl senden istediklerime gelirsek önce ufaktan başlayalım istersen normal bir eve taşınabilirsek çok mutlu olurum.Apartmanın içinde bağlama çalarak evine giden çocuklar ya da araba yıkarken freestyleı açıp kendini dünyanın kralı sanmayacak komşular bu seneki ilk isteğim.
Sonra kpss işi var tabi umarım cumartesi oturumum süper geçer.Pazar günü kamu yönetimi,hukuk,iktisat,maliye,muhasebe sorularını deli gibi çözerim istatisliğe çalışmıyorum ama onda da kaydırma falan yapıp doğru cevapları işaretlesem süper olur. İngilizceden de 60 soruda 42 net isteniyor sanırım.43 yapıyım da garanti olsun.Yani toplamda bi 97 puan alırsam şahane olur.Neden 97 dersen karizmatik duruyor ondan.Sonra başbakanlık müfettiş yardımcılığı sınavına girip ondan da bi 95 alsam ve mülakata çağırılsam o sırada devletimizin bürokratik yoğunluğu içinde mülakat kuruluna gidecek olan güvenlik soruşturmam vukuatsız çıksa sonra 7 bakan 15 müsteşar torpilim olsa ve mülakatı geçsem.Böylece hem köşedeki şen piknikte döner kesen ahmet ağbi kadar maaş alırım hem de takım elbiseyle gideceğim bi işim olur.Cidden bunu çok istiyorum.
Sonra askerlik var tabi eğer anıtkabir,dolmabahçe sarayı ya da kıbrıs seçenekleri arasından bir yer nasip edersen süper olur kurşunlardan thanks god yazıp foto bile çekinirim.Bir de mümkünde üstüme yıldırım düşsün kendime geldiğimde zararsız gibi gözüken ama beni gıcık eden ufak tefek hastalıklarımdan kurtulayım.
Bir de bi huyum var biliyorsun ben birisini ne kadar seversem,karşımdaki de beni o kadar seviyor diye salak bi inanca sahibim.Lütfen bu huydan kurtar beni inan çok canımı acıtıyor.Görüyorsun bu sene dualarım mütevazılık konseptinde öyle rolls-royce,Doutzen Kroes-ispanyada şato-manhattanda suit falan istemiyorum.
Tamam salak değilim bunların olmayacağını biliyorum ama madem öbür tarafta herşey ortaya dökülecek.Bunun da kabul etmediğin bir milyonuncu duam olarak kayıtlara geçmesini istedim.
Saygılarımla arz ederim.
İmza
Şükürsüz Godsy

Tarihe Not

Patavatsızlıklarım,pervasızlıklarım,istemeden kırdığım insanlar...Kahramanlarımdan birinin kırılmasına da sebep oldum bir şekilde,evet yine.Özür dilemekten başka yapabileceğim bişey de yok maalesef.Özür dilerim.Biliyorum sen önemli değil diyeceksin.Hayal kırıklıklarını neşeden alçılarla kaplayacaksın,bu gibi durumların prosedürünü biliyorum tamam.Ama cidden buna vesile olduğum için üzgünüm.

20081226

Mimmimmim

Kelebenk beni mimlemiş sevdiğim mekanlarla ilgili olarak hemen yerine getireyim.

Ferit Beyin Bahçesi/Tokat-niksar:Yosun tutmuş duvarları,bakımsız bahçesi ki ben bakımsız bahçeleri çok severim.Maya şehrine benzeyen teraslı hali(bu da doğaçlama) 20 metrelik ağaçların altında kebab yemek.Dünyada vazgeçemiyceğim nadir mekanlardan.

Melikgazi Mezarlığı/Niksar:O sessizlik hatta sessizlik değil sukunet,nerdeyse ormanın içine yapılmış bir mezarlık,söğüt gölgelerinde 150 yıllık bi hayratta yüzünü yıkamak,tekkeye gelen insanların inanma isteğini yüzlerinden okumak.Sevdiğim pek çok insanın orda olması da artı bir sebep.

Koliba/Ankara:Vazgeçilmez değil ama henüz ferrarim olmadığı için ulaşım benim için büyük sorun dolayısıyla yakın bir mekan hep tercihim olmuştur.

Kuğulu Park/Ankara:Benim için özel bir yer ve hep özel kalıcak.Eğer ömrüm yeterse öğlenden sonraları bastonumla ağır aksak gelip cumhuriyetimi okuma planları yapıyorum.En çok sevdiğim yanı da burada düşünebiliyorum,aklım dağılmıyor.Nedenini bilmiyorum ama benim için süper bişey.

Hacı Şükrü/Konya:Tamam gülbahçesi,hacıbey falan var ama ben burayı daha çok seviyorum.Giderseniz buraya uğrayın bence.Afiyet olsun.

Büyükada/İstanbul:Bu kelebekin listesinde de vardı.Benim en güzel yazımı geçirdiğim yer.Zaten herkes bildiği ve herkes sevdiği için açıklamaya gerek yok.

Bende mimleyeyim bakalım.Evvela siminyağyı mimliyorum.Ondan sonra mirel metyuu, chaotic, demet, malıngözü, kemali ve voodoogirlmimliyorum.

Kırbacım nerdeee


Güncel.net kadınları etkilemenin 10 yolunu haber yapmış,buyrun bakalım.

Nasıl bir soru sorduğunuz önemli değil. Örneğin, 'Günün nasıldı?' ya da 'Arkadaşlarınla aran nasıl?' gibi sorular sorun. Sorduğunuz her soru hoşlandığınız kadın üzerinde 'benimle ilgileniyor' izlenimi bırakacak ve size artı bir puan kazandıracaktır

E:Arkadaşlarınla aran nasıl tatlım,bi sorun yok di mi?
K:Sor sor,Figen nasıl diye sor.İlk gün anlamıştım zaten.Defol git figen yakışır sana.
Bu örnekten de anlaşılcağı üzere sormayın.

Yetirince soru sorup, onun hayatıyla ilgilendiğiniz belli ettikten sonra soru sormaya ara verebilirsiniz. Çünkü birlikte uzanırken 'Sütyenini çıkartabilir miyim?' gibi bir soru hiç de seksi olmaz. Böyle soruların yerine 'Hoşlandın mı?' gibi sorular sorabilirsiniz.

E:Canım günün nasıl geçti
K:Eh işte...
E:Tamam,Soyun
Hangi dizinin seti lan bu.Abuk sabuk şeyler söylemeyin bence.

Aramak yerine mesaj atan erkeklerin kadınların gözünde pek artı puan kazandıkları söylenemez. Mesajlaşmak hem çok kızlara özgü gözüküyor hem de duygularınızı tam ifade etmenizi engelliyor. Öyleyse mesaj atmak yerine onu arayın. Böylece ses tonunuzdan duygularınızı anlayacak ve bu çok hoşuna gidecektir.
Bencede telefon artık bir uzvunuz haline gelsin,durmadan konuşun ki yanyana geldiğinizde konuşacak bişey kalmasın.


Cimri erkekler asla kadınların ilgi alanına girmez. Bütün hesapları siz ödeyin demiyoruz ama en azından ilk buluşmanızda hesabı bayanlara ödetmemeye özen gösterin. Bir kadında asla cimriymişsiniz gibi bir izlenim bırakmayın.
Bence bütün hesapları siz ödeyin,o nasıl iş öyle ya centilmenlik nerde kaldı.Bayana hesap mı ödetilir.

Torbalar ağır olsa bile itiraz etmeyin, sadece taşıyın. Ölçülü kibarlık her zaman iyi bir izlenim bırakır. Kapı açmak, kibarlık yapmak isterken; ‘-Buyrun!, -Hayır, hayır siz buyrun!’ gibi komik durumlara düşmenize neden olabilir. Fakat bir bayanın torbalarını taşımak her zaman işe yarar.
Zaten biz dünyaya bunun için geldik,torba taşı evde dolabın yerini değiştir,eşya taşı.Sonra "güçlü erkekim benim" lafını işitip sırtarırsın.

Yeryüzündeki her kadın yeni aldığı elbisesinin farkedilmesini, beğenilmesini arzular. Eğer hoşlandığınız kadının üzerinde gördüğünüz bir giysiyi ya da bir aksesuarı beğendiyseniz bunu içinizde tutmayın. Mutlaka ona söyleyin.
Yaa yanıp tutuşuyorduk zaten söylemek için alla alla bir kere söylerseniz her elbisede bekler her elbisede yaparsanız bu sefer kıyasa gider öncekini beğenmemiş miydin diye.Bulaşmayın.

Terli ellerinizle elini tutmaktan, kalabalık yerlerde öksürük benzeri hırıltılı sesler çıkartmaktan, kulaklarınızı karıştırmaktan, müstehcen şakalar yapmaktan kaçının.
öküz değilseniz bunu hiçkimsenin yanında yapmayın.

Yumuşak ellerle sıcak bir dokunuş, aşırıya gitmemek koşuluyla açık sözlü davranışlar, kadınların farkedilmeyen özelliklerine yönelik dikkatli yaklaşımlar göstermeye çalışın
Kilit nokta aşırı kelimesi artık size kalmış ne kadarı aşırı.

Eğer o, eski kız arkadaşınız hakkında soru soruyorsa sadece sorularına cevap verin. Tekrar ediyoruz asla çok fazla detay vermeyin.
unutamadım deyip,ağlamaya başlayın alla alla hiçbir erkek aşırıya gitmez sanırım,niye gitsin ayrıca.

Ona arkadaşları, işi, davranışları hakkında aşırıya kaçmadan eleştirilerde bulunun. Onun hangi yönlerini daha çok sevdiğinizi, hangilerini daha az sevdiğinizi kırıcı olmadan söyleyin. Fakat sakın vücudu ve güzelliği hakkında eleştiride bulunmayın.
Hiçbir konuda eleştirmeyin arkadaşlar,sevgiliniz kainatın en güzel kadını siz de zavallı bir kölesiniz eleştiriye başlarsanız işin ucu nerelere gider tahmin bile edemezsiniz.

Sonuç:Hepsi fasa fiso bir kadının sizden etkileneceği tuttuysa kroluk sayınız,andavallık oranınız hiçbişey değiştirmez etkilenir.Beğenmezse de öyle poşet taşımayla falan bir halt olmaz benden söylemesi.

Hangi sayaçı kullanıyorum

Geçende recep hilmi de aynı soruyu sorunca zaten yazacağım yazıyı öne alayım dedim. Gördüğünüz üzere herşey para değil diyerekten(asıl sebep reklam işine kafamın basmaması) sayaçımı tanıtmak istedim.Efenim ziyaretçilerinizi daha ayrıntılı tanımak istiyorsanız http://www.onlinewebstats.com/ adresine giriyor,üye oluyor verilen kodu blogunuzun bir köşesine yapıştırıyorsunuz.Oldu da bitti maşallah.Gayet ayrıntılı seçenekleri ve de ingilizce olmaması (evet ingilizce değil türkiyede blogunuzla ilgili bi işlemi ingilizce olmayan bi siteden yürütüyorsunuz cidden inanılmaz) beni cezbeden özellikler.İstiyorsanız eğer buyrun güle güle kullanın.

20081225

Hakettim

M.M:oğğğ naber lan
B:iyi ağbi,senden
M.M:Napıyon neydiyon söyle baayım.
B:Okul bitti işte kpssye hazırlanıyorum.
M.M:Lenn az daha okuyup baban gibi terzi olsaydın ya,puhahaha
B:Eyvallah ağbi(dışımdan)
Böğğğğ(içimden)

Nisan


Hiç bir yerde istenmeyen parçalı bulutlar gibiyim.Nereye gitsem kaçıyor insanlar,her köşede lanetleniyorum.Güneş olup ısıtamadım kimseyi,yağmur olup ıslatamadım.Uçurtma uçurmaya gelen çocuklar için yaratılmışım,evlerine dönmelerini izlemek ne acı...Hayat adaletsiz olduğu içindir belki: yapacak bi sürü iş varken sürgündeki ağaçlar gibi beklemem.Yadırgama devrik cümlelerimi,sen gittikten sonra çok değişti hayat.Ya da bana öyle geldi,mesela hatırlamayacak kadar unuttum sanıyordum yalnızlığımı.Hangi mevsimde açıyordu iğde ağaçları,ya da nasıl gülerdi çocuklar?Öyle çok şey oldum ki senden sonra gereksiz ilgiler ansiklopedisi gibi oldu içim.Bak bozuk para gibiyim yine,renkli sakızlara değişilen ya da gördüğün ilk dilencide bırakılan.Uzun cümleler kurmaya alıştım.Acelem yokken koşmaya ya da havadan sudan konuşmaya.Baksana afilli cümleleler bile kuruyorum artık.Artık eskisi kadar vakit ayıramıyorum seni düşünmeye ve anladım ki kendine ayıracak vakti kalmadığında insanın,büyümüş oluyorsun.Herşey oldum kısacası ve hiçbişey olmamın tadı içimi burkuyor.

resim

Kabak tadı


Fal

Ben sebepsiz gidenlerden yorulmuşken,sen başını al git ikidebir.Şarkı sözlerinden fal bakmayı bana bırak.Oysa fallardan bile çıkmıyor üç vakte kadar mutluluk.Hata kimde diye sormama gerek yok,mutlaka bendedir.Alışkınım ben,şikayetim yok.Üçüncü çoğul şahıs eklerine yenilmek yıkmamalıydı beni.Ağzımdan çıkan çiçekler senin kulağında solmamalıydı ama yapamadım. Sevme şeklimdeki bozukluk yüzünden sanırım.Artık anladım yorgunum.

20081224

Seyir Defteri

22:30 halettim.

Kudüs Mabedinin Yüce Tenekesi

Bütün gün kızılayda boğuştum,memleketten yağmur gibi yağan bize milli olmuş piyango bileti al taleplerini yerine getirdim.Babam rakamları beğenmedi ama anlamadığım şey güzel rakam nasıl oluyor?Eve geldim, asuman teyze ki kendisi 50 yaşına ramak kalmış 4 yaşındaki oğlu batuşla bize gelmiş.
Kredi kartım güya beni terör saldırılarına karşı sigortalıyor ama eve batuhan geldi desem tepkisiz kalırlar.Halbuki bana böyle bişey lazım.İyi çocuk,sessiz çocuk ama makine hastası bunu zaptetmek için annesi hergün çamaşır yıkıyor bu apti de çamaşır makinesini seyrediyor.Bunun ablası var Aslı 9 senedir açıköğretimde.Af falan derken üçüncü sınıfa kadar geldi.8 seneye kalmaz bitiricek inşallah.
Ağbileri cemale de hastayım.Altında 150 parçadan oluşan tuhaf bi kot üstünde 70lerin renk kombinasyonunu taşıyan bi eşofman üstü.Kulağında acayip bi küpe,parmağında kabadayı yüzüğü,kolunda plastik bileklik.Konsolos köpeği gibi süslü bir tip.Ankamall'de mal olarak çalışıyor.
Bir tek babaları normal diyeceğim ama 50 küsür yaşındaki adamın en sevdiği şarkının hakan pekerden bir efsaneydi şarkısı olması tuhaf değil mi?Diğer davranışları normal ama.Onun dışında bir de bunların arabaları var.Akvaryumcudan almışlar arabayı.O herif de balık taşıyormuş arabada.6 sene olmuş hala gitmemiş koku,cidden arabaya binince kaptan ahab'ın ruhu dolaşıyormuş gibi hissediyorsunuz.Siz siz olun akvaryumcudan araba almayın.
Neyse işte eve geldim.Zayiat;
Fiskos masasının üstündeki o pembe ucubemsi vazo kırılmış(batuş bi gofreti haketti) bi kavonoz küp şeker (batuş içine kolonya doldurmuş)ve en önemlisi modemim.Arızanın ne olduğu hakkında bir fikrim yok.Zaten bakamadım bile muhtemelen yeni bir modem gerekiyodur.Şu an sizlere "hami internet kafe" den bildiriyorum. Counter oynayan bebeler kulağıma tecavüz ettiler resmen.O yüzden daha fazla kalamiyciim.Artık ne zamana görüşürüz kısmet.

Not:Herşeyi birebir anlatıp,aileyi üyelerinin ismini değiştirmek ne saçma yaa.Bu sondu bundan sonra herkesin ismini yazıciim.

20081223

Haftamın inleri


30 masanın 25 inin nargile içtiği bir mekanda yan masanın pardon nargilenin dumanı bize geliyor da demesi,sizin astımınız da vardır şimdi sorusuna şaşkın gözlerle aaa nerden bildiniz yanıtını almak kim kimle kafa buluyo lan diye düşüncelere dalmak.

Atm'de yaklaşık 14 dakika önümdeki genç'in para yatırmasını ya da yatıramamasını beklemek,dokunmatik ekrana sadece dokunmakla yetinmeyip ekranı çitilemesini seyretmek.

Gecenin köründe telefon bankacılığını yakından görmek,müşteri hizmetlerindeki arkadaşlarla tanışmak. Kadir,gözde,mehtap,akif hepinize selamlar.

Mobilya seçiminde bile tercih etmezken iktisatta neoklasik modellerle uğraşmak.

10 yıllık tombo kalemini kaybedip,hafızasını kaybetmişsin gibi hissetmek.Kalemi bulunca sevinmek ama hafızam geri geldi diye üzülmek.

Olimpos etiketin için kaptan bülent'i bir türlü yazamamak.

Beşiktaşı yenmek ve hayırlısı diye yorum yapmak.Futbol sevdanı kaybettiğini kesin olarak kabullenmek.

Yorgun olmak çok yorgun olmak.

20081220

Arabesk hatta arabeks

Geçen gün ben yine abidik gubidik bişeye çalışıyordum.Fitnat teyze gelmiş,gözleme yapıyorlar annemle.Sonra annem gel oluum bi bardak çay iç dedi.Mutfak masasında çayımı yudumlarken muhabbet masadaki pekmezin duruluğundan,fitnatın torununun kıyma yememesine doğru ilerlerken kendimi ziyafet sofrasındaki kurukafa gibi hissettim.

Muhabbet şahıslar açısından doğaldı ama benim o masada ne işim vardı.25 yaşındaydım,işsizdim,ingilizce bilmiyordum bilsemde konuşacak biyer yoktu zaten,ehliyetim yoktu olsa da kullanamazdım zaten (ne acıklı)masayı terketmek istedi canım ama klasik tepkiler bile canlandırmazdı beni.

Bu akşam da sofrada peder 35 yaşında ancak baba olursun sen muhahaha dedi.Ne kadar da haklıydı.İçtiğim sigara sayısıyla orantılarsak çocuğumun kep törenini asla izleyemem.Eğer herşey yolunda giderse 800millon maaşla sevmediğim bi işi yaparak 26 yaşında askerliğini yapmamış bir kazulet olarak yazıcam seneye bugünler.İlerisi daha kötü gerçi.

Roma hamamı kalıntılarının üstüne vergi dairesinin ek binasını yapmayı öneren bir komşum olucak,lan allahın belası ıspanak sevmediğimi bilmiyon mu diye çemkirdiğimde portakallı ördek mi yapsaydım dolaba baksana lan diye cevap verecek hatta portakalla ördeği hayatı boyunca aynı cümlede kullanmamış olacak bir eş,aralıkın onbeşinde çilekli dondurmaaağ istiyommm diye tutturan bir veled,kaçak çay eşliğinde sır kapısı izliyorum.
Bu ne biçim hayat lan hadi ben abartmış oluyum ama fazla değişiklik olmaz kaçak çay yerine rize çayı olur o kadar.
Solitaire,sigara,müzeyyen size geliyorumm.Böğğğ.

20081219

Abarttım mı acep?

Jennifer Aniston
Bu kadını güzel bulan çok sayıda insan olduğunu biliyorum tamam güzeldir belki ama seksilikten eser yok.Suratına bakınca bi sütlaç yapsan da yesek diyesi geliyor insanın.Ben sevemedim kısacası.

Yeis



Meybuz almayacak kadar çok,kornet alamayacak kadar az param olduğu günlere döndüm bu gece.Vanilyalı pandaya gömüldüğüm,kimsenin hatırlamadığı o uzun kolaları diklediğim,takdir alıp takdir edilmediğim yaz tatilleri.Bakkal önünde beleş gaste okurdum.Her sene aldairi alırdı galatasaray,mehmet scholl kesin fenere giderdi.Her sokakta romario olmak isteyip bebeto'luğu sessizce kabullenen bir çocuk.Hayat dediğin neydi ki zaten çıktığın ağacı dünyanın merkezi sanmak.
O günleri özlediğimden değil,zaten özleme huyum olmadığını söylerler.Ama beynim bu ara bişeyler fısıldıyor bana. Sanırım ne onun söylemeye cesareti var,ne de benim duymaya ama hissedebiliyorum.Oysa bi tek o günleri güzel sanıyordum.Canım acımıyor belki beş sene sonra hissederim o acıyı.Sadece bunu neden yaptığını anlamıyorum.Yıkılmış bir şehri kim bombalar ki.
Her geçen senede daha çok artıyor huzurum.Kaşındıran deriyi soymak gibi ya da parça bırakan bir uzay mekiği.Sevdiğini yitirdiğini sanarken aslında sevme yeteneğini yitirmek,insanı yüceltirken çürüyen bir organizma olduğunu kabul etmek,ne kadar eğilirsen sana o kadar karı vermeyi vaat eden bir tanrı...her sene asla yapamayacağın bir gerçeği öğrenmek.Sonra kendini yapamam dediğin herşeyi yaparken görmek.
B613 e gitmeden evvel bırakmam gereken son parçamdı sanırım.Adalet duygusu.Bıraktım.

* * *
Günaydın” dedi küçük prens.
“Günaydın” dedi satıcı. İnsanların susuzluğunu gidermek üzere hazırlanmış tabletler satardı. Haftada bir kez bu tabletlerden aldınız mı, o hafta hiç susamazdınız.
“Peki bunları niçin satıyorsunuz?”
“Çünkü bu, insanlara çok vakit kazandırıyor. Uzmanlar bunun araştırmasını yaptılar. Haftada tam elli üç dakika kazanıyorsun.”
“Peki bu elli üç dakikada ne yapıyorlar?”
“Canları ne isterse.”
“Eğer elli üç dakikam olsaydı,” dedi küçük prens,
“bir su pınarına doğru ağır ağır yürürdüm.”
***

Bazen konuşmak istiyor canım.Yapamam.

20081218

Zaman Dürterken


Dün seme şahane bir yazı yazmış içimden neler geçiyorsa onları anlatmış sanki(burda).Canı sıkkın olduğu için ciddi bir şekilde anlatmış hissettiklerini.Aynı dertten muzdaripiz bloga yazacak bişey bile bulamıyorum.Bunu da niye vazife haline getirdim anlamadım.Bir şey alışkanlık olunca bir daha bırakamıyorum.Neyse işte semeden aldığım ilhamla yoksa intihal mi demeliyim.İntihal diyemedim zaten cesete sordum o kelime neydi diye o söyledi.Kendi adıma boş zamanlarımı yazmayı karar verdim.Boş zaman dediysem sadece 24 saatcik.


Kpss Çalışmaları:Yazması bile komik aslında.Zira epey tuhaf geçiyor.Hatta bu konudan bi kamyon yazı çıkabilir.Efendim iktisat çalışıyorum diyelim.Kitabı açıyorum,göktürk çivi yazısı gibi semboller çıkıyor.Arkeolog muyum lan ben,bari resimlerine bakayım diyorum ve grafiğe yöneliyorum.Sanki havaalanı kulesinde çalışıyorum,arızalı bi uçağı piste indiricem.Çizip durmuş şerefsizler.O grafiği eski bir kağıda çizsem define haritası diye kakalarım bizim köydekilere.Ben bir grafiği çözene kadar akşam oluyor zaten.

Hukuk dersen çok güzel bir ders benimle daha bi güzel oluyor.Hukuk diyince 5 harf olmasına aldanmayın 75 e bölünüyor kendi içinde.Ben en çok idareye aşığım.Meclis şu sayıyla toplanır bu sayıyla karar alır şu sayıyla kabul edilir, yok mali bütçeye şu kadar günde itiraz edilir vali şu kadar günde içişlerine ispitler ne lan bu sayıyla kafayı bozmuşunuz.Hayır bide hepsi ayrı sayı.Siz rtükün üye sayısını biliyo musunuz?Ben biliyorum ama başım göğe ermiyor.
Tabi belalım şirketler hukukunu unutmayalım.Elin şirketi seni mi gerdi?Geriyor işte.Gerginim bu konuda yazamıyciim.Kentleşme ve çevre diye ders var lan valla.Ona bile çalışıyom.Şehir modelleri var,ortak özekli çemberler kuramı mesela.Lan heryer gecekondu işte ne kuramı soruyon sanki pariste yaşıyoz.

Sonra maliyeyle ilgili dersler var güzel güzel anlatmışlar. Ama gerenk yok ekonomisi olan ülkelere uygun şeyler bunlar.Allah ımf'ye zeval vermesin.Bir de muhasebe var ama benim muhasebe bilgim önce alışveriş sonra fiş, bu kadar...Ayşegül atik'in öğrettiği muhasebeden öteye gidemedim ki.
Haliyle çok kofti geçiyor kpss çalışmalarım.Gerçekten çalışıyor muyum ona bile emin değilim.


İnternet:Mütareke basını hariç bütün gasteleri okumakla başlıyorum.Beynim güzelce bi sulanıyor.Zaten internette gaste okumak işkence,tam bi yazı okuyorum sayfa güncelleniyor. Haydiii,uğraş dur hangi satırda kalmıştım diye.Faydaları da var tabi magazin konusunda süper bilgi sahibi oluyosun.Sor mesela kim kiminle yatıyor diye hepsini bilirim. İddia ediyorum gisele bundcheni sevgilisi benim kadar tanımaz(vücudunu tabi ben ne biliyim en sevdiği renk ne)

Yeteri kadar sapuk bi portre çizdimi düşünerek diğer merakım olan bloga geçiyorum herkesleri okuyor pc'im sayesinde çok azına yorum yapabiliyorum.Bissürü siteye uğruyor,her türlü gereksiz bilgiyi beynime işliyorum.Ama en çok fotograf sitelerini seviyorum ayrıca olmayan fotoşopumla daniel craig'in smokinli gövdesine kendi kafamı yapıştırmak bana haz veriyor.


Harici:Üsttekileri yaptıktan sonra gün bitiyor mu hayır daha daha neler yapıyorum.Kusenin yanına gidip çocuklarla boğuşuyor onların çeşitli cümleler yardımıyla türkçeyi öğrenmelerine katkıda bulunuyorum(for.ex:kızlar ebem sizi tuzlar)Esranın programından kendime kız bakıyorum,yemekteyiz programına dalıp niye herkesin paçanga böreee yaptığını merak ediyorum.Annemin tv'nin sesini açtıkça açması sayesinde ali rıza beyin odunlukta yattığını öğreniyorum.Televizyon atarisiyle go oynuyorum.Evet hala var.Level4 da yeniyor beni köpeoğlusu bazen de pc'de scrabble oynayıp duman oluyorum.Günün tek anlamlı anı uyumadan evvelki bir bardak kolam-sigaram-müzeyyenimle geçirdiğim 15 dakika.Bunun dışında yaptığım bi dolu iş var ama yazı çok uzun oldu.sıkıldım.


Mutlu muyum hiç mutlu değilim ama vatan sağolsun.Ayrıca başlığımı bulan saklıdeftere,ilham aldığım semeye ve editörüm cesetizlerine katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.

20081217

Büyük Galatasaray Tarihi

Büyük Galatasaray Tarihi adlı kitap yayınlanmış efendim epey ayrıntılı bir araştırma olmuş, titizlikle hazırlanmış ama kulübün sultani gelenekleri ağır basmış sanırım tutmuşlar kitabı 1905 adet basmışlar fiyatı da 400 lira.Rezervasyon gerekiyormuş kitabı almak için.Tebrik ediyorum gerçekten kitap galatasaray storelarda düzgün bir fiyatla satılsaydı,50 dile çevrilip o ülkelerin kütüphanelerine gönderilseydi bizim elegance durumuşumuza aykırı olurdu zaten. Kitabın sayısı gibi benim erkek okuyucu sayım da sınırlı olduğu için bu konuda kimsenin fikrini alamayacak olmam ne acı.(Haberin ayrıntıları)

Nöbet

Paralı askerler kuşattı her yanımı,oysa benim gücüne sığınacak bir imanım bile yok.Elden ele dolaşan bir kurşun askerim ben.Oyna önce sonra kaldır at.

20081216

Miğm




Arkadaş ilham gitti yazamıyorum diyorum,biriniz de bi mim göndermiyorsunuz.Teyyare sağolsun mimlemiş.Masaüstümde hangi fair lady var diye bende o yüzden giseli koyayım dedim. Eğer lady olursa genelde gisele oluyor.Ama tek bi duvar kağıdından sıkıldığım için alttaki 4 kağıtla rotasyon yapıyorum.Masaüstü objelerime gelirsek pc çöktüğünden beri soğudum bu işlerden.Ms office bilenem yok.Tam takır kuru bakır mı öyle bişey işte.Ben de sağır kedinin dünyası, ne ben olabildim ne de başkası ve meskunmahal üyelerini mimliyorum. Ayrıca bir de okyanustaki rüzgar ı ekliyorum.

20081215

Kolaj

eledim eğğğleeediim
Arkadaşımın askerliğinin angaranın ortasına düşmesinden mütevellid sabahın kör o'clockunda yollara düştüm.Alpaslan Türkeş beyin kabrinin paralelinden başlayarak bir trafik,bir kar,bir yağmur(yazıya pastoral öğe katıyorum hava güneşliydi)Aştiye vardık,her taraf aslar izlerle kımıl kımıl kaynıyor.Askere giderken aklınızda bulunsun,15 saat önceden gidin otogarlara.

Yine arkadaşımın evde feysbukunu açmasından kelli anaaa,yuh,ohaa,vay vay,breh breh türünden tepkilerle nasıl imrendim,görseniz.Adamın feysbuku birleşmiş milletler gibi.72 milletten hatun var.Ama imrenmem çabuk geçti.Bu işle uğraşılır mı yauw.

Birliğe teslim edilirken (ki bu teslim edilme deyimi çokk ürkütücü) duygusal anlar yaşadık.Asker anası gibi hissettim kendimi ayrıca 15 dk.nizamiyede kalmak bile gerdi beni.Askerlik için fazla anakuzusu bi çocuğuum.

ayrıca
gmail nedense benim profil fotomu değiştirmemekte ısrarcı arsene lupini ekliyor ama profilde göstermiyor.Evet yeni derdim bu.

çok önemli
sağ üstteki beynin içine yeterli açıklamalar koymadığım anlaşıldı bir de merak edilen sorular postu ekliycem şu an 4 soruya sahibim aklınızda bişey varsa ya şimdi sorun ya da sonsuza kadar... (ya bugünlerde ne kadar geyik yapıyorum)

yorum yapamamak
eğer blogunuzda türlü türlü widgetler,yanardöner şeyler varsa benim pc hooop çevrimdışı o yüzden yorum yapamadığım bissürü blog var.İkidebir çevrımdışına geçince yorum yapmak ölüm.Çaresini bilen varsa ya şimdi söylesin ya da sonsuza kadar... (bak yine yaptım)

20081213

Geliciiim Şakir,az kaldı.



Bu aralar yazma sıkıntısı çekmekteyim. İradem,gururum,futbol aşkım ve neşemden sonra ilhamperim de beni terketti sanırım.Ne ben olabildim ne de başkasının tavsiyesiyle balığım şakir'in hayatını yazmaya karar verdim.Benim Burak kadar çok hayvanım olmadı.Geçende 7 yaşında akvaryum isteyip,tanrının da ıııhh dediğini yazmıştım ya,sonra pes etmedim tabii.Bir kaç yıl peder beyin beynini iğfal edince adam illallah etti.(illallah yazması çok zormuş)Bende balıklarıma kavuştum.Tabii çok sevdim ama bir süre sonra ilişki monotonlaşmaya başladı.Üstelik canımı sıkan bir gerçek daha vardı.Ben akvuryumu mahalledeki kızları etkilemek(balıktan etkilenen kız modeli var mı acep) amacıyla istemiştim. Şimdi akvaryumum vardı ama taşınmamızdan mütevellid mahallede akranım olan kız yoktu.Ben sapım bari balığım sap olmasın diyerekten bir adet manita (mahpeyker) bir de kanka (arif) aldım.Ama bu şakir mahpeykeri bırakıp paso arifle takılıyor.Lan bizim balık gay mi diye içim içimi yiyor.Sonra bir abi balığın rengi cinsiyetini belli etmez,sen karışma deyince.Özel hayatlarına müdahale etmedim.(ne etmemesi hollanda mı lan bura diyerek arifi başkasına hediye ettim)Can sıkıntım geçmemişti ama Şakire bi şeyler öğretmeliydim.Önce yüksekten atlama çalıştık ama felç kalma ihtimali olduğu için vazgeçtik.Sonra Şakiri çemberden geçirmeye çalıştım. Bırak suyun üstüne atlamayı,suyun içindeki çemberden bile geçmedi.Yeteneksiz lan bu balık diyerek daha yaşamsal şeyler öğretmeye çalıştım.Önce bir olta yaptım(ören bayan 50 ve toplu iğneyle o yoksa nako da olur,mak gayvır cenarasyonuyuz ne de olsa)Amaç ne?Şakir'e oltaya gelmemesini öğretmek.Her seferinde takıldı,o kadar ihtar etmeme rağmen hem de.Allahım gerçeği kabullenmek zorundaydım.Balığım salaktı.Bu ağır idmanlara (sovyet antrenörlerden farkım yoktu)dayanamadı Şakir,suyun üstünde yan yan yatmaya başladı, sonra suyun dibinde sürüklendi.

Ben tabi cahil cüheda lan bu salak yüzmeyi de mi unuttu diye düşünüyorum. O zamanlar doctor house da yok,teşhis için epey geç kaldık.Hasta olduğunu nihayet anladım ama tedaviyi nasıl yapıcaz?

Öksürük şurubunun içine mi atsam?Belki de boğazını üşütmüştür,solungaçlarını flasterle sarsam diye kocakarı taktikleri geçiyor aklımdan.Bir gün okuldan geldim ki,şakir sizlere ömür... Allahım bu nasıl bir acı. Şakiri ne kadar seviyormuşum da haberim yokmuş.Ağladım ağladım.Şakiri buzluğa attım,haftasonu gömerim diye.

Komşu çocuğunun kamyonunu (ç)alıp ,toparabası yaptım.Şakiri bir kibrit kutusunun içine pamuklarla sarmaladım.Düğün marşı eşliğinde(ben o sıra onu cenaze marşı sanıyordum)Evin arkasına defnettim.Kimseler olmadığı için konuşma yapamadım ama Şakir anlamıştır diye umuyorum.
Ondan sonra da hayvan edinmedim zaten,aslında ben hep su kaplumbağası istemiştim ama annem "gafası yılana benziyoğ" gerekçesiyle reddetti.Şimdi alabilirim ama hayvan pasif içiçilikten çabuk ölür.Zira filip-moris krizden en az hasarla çıksın diye zincirleme sigara içiyorum.Neyse işte kıssadan hisse çocuklarınıza ömrü kısa hayvanlar almayın benim tavsiyem bundan alın...

20081210

Ey Büt-i Nev Eda

Natalia Portman

Ve Godsy,sırlarını açığa çıkarmaya başlar.Gönlümün derin devleti,herkes bir yana sen bir yana...

Karlar Düşer...

Şevki Bey:Kar da yağmadı gitti.
Mecnun Bey:Doğalgaza da amma zam geldi.
Melehat Hanım:Oğluuuuğum(köpek seviyo sanki)sen neler yapıyosun agucu gucu
Godsy:kağpeseseye çalışıyom yingeee
Melehat Hanım:Efferin efferin,maşşallah
Mecnun Bey:Benim senin yaşındayken iki çocuğum vardı,ibiş(içinden) hayırlısı hayırlısı(dışından)
Şevki Bey:Fener bu hafta kiminen oynuyor yauw
Selma Hanım:Yeter şevki çok yedin,yeme artık.
Şevki Bey:Ama-sessizlik-tamam.
Mecnun Bey:bilmem bu hafta var mı ki maç?
Godsy:Ahaha nihayet devrik cümle kuran biri daha(içimden)
Ekrem:Godsy abi senin kafan niye beyaz yaşlı mısın sen yıhyıh
Godsy:Yaşlı babandır lan(içimden)kafam değil hacı yaa şakaklarım abartma(dışımdan)
Selma Hanım:Ekrem sus bakiyim.
Ekrem:Ama-sessizlik-tamam
Şevki Bey:Arabanın da muayenesini yaptıramadık yaw.
Mecnun Bey:Hayırlısı hayırlısı
Godsy:Allam muhabbete bak baba gel artık yıaaa

İşte bu yüzden sevmiyorum,bayramları.

20081207

İyi Bayramlar...

Aslında bloga eğlencesiz şeyler yazmayı sevmiyorum.Ne kadar samimi olursan ol,bi şekilde esniyor yazdıkların.Belki biraz önce tesadüfen denk geldiğim bende soğukluk yaratan şarkı olmasaydı yazmazdım da.Şekerleme reklamı gibi sulu bayram mesajı olsun istemiyorum çünkü. Aslında bayramları sevmem ben,bana öldüğümü hatırlatıyor.Zamanın geçtiğini ve hala işe yarar hiçbişey yapamadığımı.Ayrıca yarın sabah telefona sarılıp arayacağım bir anneannem olmayacak ya da 25 yıl sonunda beni hala fenerli yapmaya çalışan dayım...Garip bir duygu.
İki cümlesinden birinde babasından nefret ettiğini söyleyen arkadaşım,telefonda babasının kalp krizi geçirdiğini öğrenince yüzünün aldığı şekil gözlerimin önüne geliyor nedense.Belki de bu bayram ben biraz melankoliğim,bilmiyorum.
Demeye çalıştığım şey eğer küs olduğunuz birileri varsa barışın bence,sadece buna vesile olması bile bayramları çok önemli yapmaya yeter.
Hepinize keyifli bayramlar.

20081206

Rumuz hassas kalpler bir de ordan burdan işte


Şu bloga sakaryadan okuyucu gelmiyor ya,en çok ona yanıyorum.

Buradan falımı yazan insana sesleniyorum. Hacı durmadan hayatımın insanıyla tanışacağımı, özgürlüğüne düşkün ve çok ilkeli bu insanla beraberliğe adım atcağımı söylüyorsun ama yeter valla paso kekliyorsun.Ben bu satırları yazarkene bir yakınınız sayesinde tanışacağınız biriyle aranızda yakınlaşma olacak diyor.Bir yakınım, şu an bu satırları okuyup tebessüm ediyorsun ama aceleciyim napiyim:)

Bir de Türk filmlerinin birinde eleman, kıza mektup yazıyordu.Mektup da arabesk müziği severim,çiçeklerden en çok kırmızı gülü,renklerden de sarı laciverti severim türünden şeyler söylüyordu.Bunu hep yapmak istemiştim.
Filmlerden city of angels'ı çok severim.Ahmet Altan'ın kristal denizaltı şiirine bayılır,dixie chicks dinlerim bir de sagopanın en sevdiğim şarkısı bir pesisimistin gözyaşları.
Kendimi yeterince rezil ettiğimi düşünüyor,seviyorum ama kimi manisini yazmadan başka konulara atlıyorum.

Polise kimlik soracakmışız,Norveç mi lan burası.Bir gün yargıtay başsavcısı,anayasa mahkemesi başkanı falan olursam anca o zaman buna cesaret edebilirim.

Adriana Lima cinselliği evlendiğim erkekle yaşamak isterim demiş.Şahsen bunu bende isterdim adriana yani senin böyle olmanı ama yemezler be güzelim.

Bu arada sapıkdaşlarım gelmeye devam ediyor.Blogda adriana lima fotosu yok arkadaşlar boşa gelmeyin.Üstelik nasıl geliyosunuz anlamıyorum gugıl görselde 20 sayfa ilerledim ama benim blog yok ortada 200 foto sizi kesmiyor mu yaw.

Senden Olmaz

Kim Kardashian
Allah herşeyi 3 misli vermiş ve bu haliyle bence epey itici.Millet nıye beğeniyor bu hatunu anlamıyorum.

20081205

Tanrıya Mektup


Dear Rab;
7 yaşında akvaryum istedim vermedin.Hiç arkadaşım yoktu oysa,iki balık vermek bu kadar mı zordu?8 yaşında atari ve baharı istedim vermedin.Belki çürük dişli Baharla bi muhabbet kursaydım ilerde bu kadar zorlanmayacaktım.9 yaşında hem atari hem bisiklet istedim onlara da yok dedin.Atarim olmadığı için teknolojiye uzak kaldım,bisikleti de çok sonra verdin hem de bmx dururken tuttun kız bisikleti verdin.10 yaşında beni okulumdan ayırdın yaban yerlere attın.11 yaşında umutlandım biraz,bi sebebi yoktu ama umut da bi işe yaramadı Özge de nanik yaptı bana.12 yaşında televizyon atarisi istedim ona da "alırsın" dedin,elalem süper marioyla manitasını başgöz ederken,kendi kendime sos oynattın bana.13 yaşında bi Milan formasını çok gördün bana afrikadaki o gariban çocuklarda bile vardı ama iş bana gelince hep bi aksilik çıkarttın.14 yaşındaydım "yaleppim zeynepi versene be süphaneke amin"(teyyare duası)dediğimde ama noldu zeynep tuttu okula bali çekip gelen tuvalette aynayı öpen adnana verdi(gönlünü).Yine sesimi çıkartmadım keyman adaları gibiydi gönlüm seni aklayıp durdu.15 yaşında ingilizce sözlük için dua ettim sana (oxford-ingilizceden ingilizceye)yaw insan sözlük almak için dua eder mi ver parasını al ama yook,40 dereden su getirttin,ağzımla kuş tutturttun.17 günde alabildim bi kıytırık sözlüğü.

Sonra alkole gömdüm kendimi sana dua ettim mi hatırlamıyorum yani kronolojik sırayla yazamam ama hani Galatasaray Üniversitesi uluslararası ilişkilerde okuyacaktım.Hani latince öğrencektim ben; altmışevler-ulus güzargahında dolmuşdaki lavuk ayağıma basınca "A bove ante, ab asino retro, a stulto undique caveto" diye söylenecektim.Su gibi içiçektim ingilizceyi 16.yüzyıl aksanıyla şekspir mırıldanıcaktım hatuna.Hatun demişken o konuda da su koyverdin Athina Onassis tuttu seyisin(kahya) biriyle evlendi.Yine bana hasret bana yine hüsran...Benim şimdi Fiorano’da F430 Challenge 'ın deneme sürüşlerini yapmam gerekirken daha ehliyet yok be güzel allam.(alışveriş merkezinde ferrariye binmem hiç bi şeyi değiştirmez) Yazları Sardunyada geçirmem kötü bi seçim olabilir ama karşı apartmandaki salak karıya çemkirerek geçirmek de pek keyifli sayılmaz yani.Böyle hayat mı olur yareppi?Adımın baş harfleri yazılı robdöşambrım nerde hani boy boy smokinlerim...Hani kuşlar ağaçlar,binbir renkli çiçekler nerde?

Bulmak istersen ille bi bahane bulursun ama ben yer miyim.Yaw 13 yıldır hergün 2,5 litre kola tüketiyorum sen tutup Muhtar kenti ceo yapıyosun.Haksızlık da bir noktaya kadar.Bak ayem twenty five yiğırs old.Daha ne kadar bekliycem?Yap bir güzellik valla çok sıkıldım.


Okura Not:Yazı yeterince geyik oldu zaten,bi de şanssızlıkla ilgili mayhoş tabirler kullanmayalım emi:)

20081203

Deveye Sormuşlar

Boynun niye eğri ,yine mi aynı soru demiş.Bir yedek subaylık sınavı macerasıyla karşınızdayım efenim. Long long güns ego(hayalimdeki ingilizce)Kuseni sınava sokmak için yola çıktık.

P.tesi:07.45 Birliğe gidersin,bir kapı bulursun ama kapıdan geçiş yoktur.Zaten ankaradaki binalar hep böyle, kocaman kapılar var ama geçiş yapmak yasak.İlk sağa dönün görürsünüz diyor asker.Sağa döndük sadece duvar görüyoruz.Aradan 20 dk. geçti biz artık duvarı da görmüyoruz.Bi sonraki 20 dakikada duvar yine karşımızda.Kusen "lan bura bizim köyden daha büyük" diyor.Ne bizim köyü,Osmanlı Beyliği bile bu kadar yüzölçümüne sahip değildir.Kusen soracak birini buluyor ama ben adamın deli olduğu gerekçesiyle sormayı reddediyorum(telefonu başaşaağı tutup konuşuyordu)
Neyse 45.dk sonra kapıyı buluyoruz.Yuh bu kadar adam ne zaman gelmiş.Bizi de almıyorlar zaten bugünlük bu kadar diye atlıyoruz dolmuşa.Anaaa gülveren otoparkı, anaaa ankara hastanesi burası orası mıymış anaa şeklinde bitiyor macera.Arkadaşı arayıp,lan atla gel Ankara'ya bu sınav işi yaş diyorum.

Salı:06.05 arkadaşı arıyorum.Müdür naptın?/Hacı 5.30da birliğe geldim 150.sırayı verdiler/Ohaaaa .Kuseni kaldırmamla fırlamamız bir oluyor.07.00 birliğin önünde sıradayız.Siyah tükenmez kalem 1 lira(gereksiz bilgi).45 dk. sonra kusen içerde.Etrafıma bakıyorum.Cafe,pastane,simit sarayı,simitçi... laaan hiçbir şey yok.Donuyorum aşağı doğru inerken yalvarıyorum, allam kulağım düşmeden bana bi çay nasip et diye.Her yer kapalı.Adamın birine pastane soruyorum.Oto tamircisini tarif ediyor.
Aha poğaça yazıyo,aha açık,dalıyorum içeri.Üff hatuna bak allam sadistliği bıraktığın için teşekkür ederim.
H:Buyrun ne istersiniz?
B:Senin gibi kızların böyle yerlerde çalışmadığı bir dünya(içimden)2 zeytinli poğaça bi çay piliiis(dışımdan)
H:Sadece peynirli poğaça var.
B:Canın sağolsun gülüm,kap gel.
B:Öğğ poğaçaya bak margarin kokuyor,öğğ bu nasıl çay lan.Yaksanıza lan şu ufoyu,allah kahretsin.Bırak güzelliğin on para etmez.

09.00 Birlik bana bakıyor ben birliğe,içerden sesler geliyor.10.yıl marşı ,cumhuriyet mitingi gibi ortam be veeeeeeee saat 13.45 anaaam,garip anaam.Bacaklarım hissiz,artık donmuyorum bile.Kusen seni de,sınavını da,böyle kaderi de...

Kuseni ulustan eve atıp,kendim arkadaşın yanına gidiyorum.O da bitik halde.Aaaaa nihayet sıcak bir mekan. Hacıı bi duble rakı ver,nihayet güzel şeyler de oluyor.Arkadaşı kalmaya ikna edemiyorum mahlesef.Aştiye gidiyoruz.Hacııı,nerden çıktı ki la bu askerlik,hadi baş baş.
18.45 Allaaaam evim mi burası,bu sıcak kanepe benim mi?Birazcık kestireyim,en son ne zaman 5 saat kesintisiz uyumuştum ben.Yuhh 05.3o günaydın bu saatte ancak bu kadar yazılıyor.

20081201

Zorunlu Değişiklik

Avatar olarak kullandığım metal zırhlı kır kafalı resim çok hoşuma gidiyordu ama ben bu resmin sahibini xıv.louis sanırkene meğerse bu xv.louis'miş.Bu gerçek çok canımı sıktı.Hayranı olsam da benim louis'in tipi kıytırık olduğu için onun resmi yerine başka bişey düşündüm.
James Bond-Andy Warhol-Aristotolas-Humphry Bogard seçeneklerini düşündüm ama Mirel 'in teklifi makul geldi.Arsene Lupin'de karar kıldım.Zaten deneme amaçlı yaptığım ilk blog da bu adı taşıyordu.Küçükkene trt2'de dizisini izlerdim.Artık bu avatarla devam edeceğim.
Çok önemli bişeymiş gibi yazmamın sebebi de bu işleri seviyor olmam.Kıytırık bir programla çeşitli çalışmalar yapmak,kendi çapımda pasta olmak hoşuma gidiyor.
Ayrıca yakın zamanda sağ taraftaki fotoları da değiştiriciğim ama Marily'in o pozuna hastayım,Sophia'nın her pozuna hastayım.Şu an için kararsız kaldım.Neyse işte jack daniels reklamı gibi ifade etmeye çalışırsam, yenilenmeye devam ederken tadında bırakmak gerektiğini unutmuyoruz efenim.
Godsyndrome Entertainment Co.

Powered By Blogger

  © Blogger templates 'Neuronic' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP