20111128

Seni Böyle sevmem,seveceksem!


Hadi hadi anlat dedi Amcam.
Biz de genç olduk...
Hiç de sevmem bu lafı;
İyi halt yedin,sanki bana vali oldun kaymakam oldun ibne,
ayrıca genç oldun da naptın la çok canlar mı yaktın,askere gitmeden amcanın kızıyla evlenmişsin ibiş...
diyemedim tabi,büyüklere saygılı olmak zorundaydım.İstanbulbeyfendisiydim neticede. Amcabey sorup duruyordu.
Vay efendim niye evlenmiyormuşsum(içanadoluya has bir salaklık olarak eylem sonlarına -sum getirmek: gitmiyormussum gelmiyormussum stayla konuşma tarzı.Latince öğrenen kayserili için örneğimiz cogito ergo sumsum)

Evlenemezdim zira ben işimle evliydim.İşim şuursuz zihnimin gazozuna ilaç atmış, ben de namusumu temizle derken bulmuştum kendimi.Geçen gün bilgisayarlardan biri çökmüştü mesela,sonraki gün de diğeri,müdürcüğüm arabanın kapısını açmış akabinde kapı elinde kalmıştı.Bütün bunların sonunda bilgisayarlara format atılması ve bir tamirci bulup arabanın yapılması gerekirdi.
Tabii ki sizin dünyanızda olması gereken bir durumdu bu zira biz bunları yapmak yerine işyerinde muska aradık... Kesin bize muska yazıldı dedi müdür,bak kıyıya köşeye...
Muskayı bulamadıkça sinirlendi.Besmelesiz mi giriyosun sabahları işyerine diye sorup duruyordu. Gözlerimi kısıp lan evli olan sensin sevişip sevişip geliyon bi de yıkanmıyon mu yoksa pis musibet demek istedim.
Diyemedim.
Çünkü ben amir memur ilişkisinin dibinde, ast üst ilişkisinin altında, beslenme piramidinin poğaça satılan kısmında hapsolmuş garibanın tekiydim. Yıllarca umudumu korudum, bir gün gelicek birisi sol mememin üstündeki façayı görüp Altarın oğlu tarkan bu diyecekti.Sol mememi görme şansına erişenler akabinde yorgun bi ses tonuyla övgü dolu sözler ediyorlardı ama hiçbiri beni aristokrat mı aristokrat puşt bir burjuva yapacak şeyler değildi.

Bu müdürle nereye kadardı? Dehşetecengiz kelimesi onun için türetilmiş olmalıydı zira adını öğrendiğimde cengizden müdür mü olur la demiştim.Güzel taksici olurdu mesela, tekel bayii için de karizmatik bir isimdi ama Müdür Cengiz...Bu ne la! Cumaya gitmeyenleri sevmiyordu müdürüm bu yüzden gitmek istememe rağmen her cuma camideydim gardaş( anadoluda her halukarda ve büyükşehirlerdeki türlü kuyruklarda işe yarayan bir samimiyet hitabı olarak gardaş)artık Allahtan utanıyordum ya,ellerimi açıp kusura bakmayın sizi de rahatsız ediyoruz ama diyen mahçup komşu misali izahat verir oldum.Ona ait evrakları doldurdururken doğumyerine merziphone yazdığımda bile gülmemişti düşün ki gülmesi için önce anlaması gerekirdi(şuurfuhuşunu saygıyla anıyoruz) Arada ateistlere sardırıyordu.Ben de ağzımı yaya yaya tabi müdürüm yea sen hiç bayram ikramiyesini reddeden ateist gördün mü diye örneklerle destekliyordum zira suyuna gitmek lazımdı.Gitmeyince beni mevzuatın derinliklerinde kalmış saçmalıklarla test etmeye başlıyordu.

Örnekler çoğaltılabilirdi ama ne lüzumdu.Böyle bir mesaiden sonra evime gidip, yea ben dolma yapmıştım hatta çok güzel yapmıştım annemi bile aradım güzel olsun diye ama ocağın altını yakmayı unutmuşum diyecek bir mahlukatla karşılaşırsam sonuç nolurdu? Bu bir soru olduğundan buna da ben cevap veriyorum aslanparçası.Bunun sonucu çocuk olurdu.Madem yemek yok gel sevişek bari derdim çünkü.Peki bunun sonucu nolurdu? 7 yıl sonra babaağ defterimi gaplasana diyen bi zibidi.Sorun buydu işte.Türkiyede evlenince çocuk yapmamak imkansızdı.Öyle bir azim,öyle bir dayanma gücü hiçbir memurun harcı değildi.Ve ben herşeye dayanabilirdim bu hayatta ama gerizekalı bir çocuğun babası olmaya asla!(neosimetrik Aliye modeli)Ha ben istemez miydim gerçekten yorucu olsun,zor olsun,esnek çalışma saatleri olsun,insanın limitlerini zorlasın ama severek yapabileceğim bi işim olsun(örneğin noterlik) alırdım o zaman giresun yaylalarından kekik otlarıyla beslenmiş bir laz kızı dünyayı bebeye boğardım.Ama çok bilge bir insanın da dediği gibi "Bu hayatta az ya da çok istediğin hiçbir şey olmuyor"
Sözlerimi bitirirkene yazmak istediğim şeyleri yazma hatasına düşmeyip bu satırlarla avunan kendime teşekkürü bir borç bilirim.

3 kişi karşıladı;:

Android 29 Kasım, 2011 18:07  

ankara bebesisin ne istanbulu ne beyefendisi bilmesek yicen bizi bu 1 di.

2 muska yoksa kesin domuz yağıdır o

3 artık çocuklar defter falan kaplamıyorlar onun için yeni hazır kaplar çıktı falan

Adsız 30 Kasım, 2011 00:11  

Böyle güzel yazılar yazıyorsun ya...Acaba bu işin sırrı kervanların geçmediği kuşların bile arasıra uçtuğu Anadolu kasabalarında 3/b'li olmak mı?

Adsız 30 Kasım, 2011 00:12  

yoksa 4/b'miydi? :O)

Powered By Blogger

  © Blogger templates 'Neuronic' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP