Mart 2011
Okunan çok değerli kitaplar, büyük bir merakla izlenilen kült filmler,iki hafta içinde inceleyip düzeltmem istenen yedibin dosyayla uğraştığım mesai saatleri,alamadığım kadro,giremediğim sınav,gidemediğim şehir,arada sırada kendimi düşünürken yakalayıp beynimi yeniden boş bir levhaya döndürme çabalarım,yüklüğü kalmaması gereken geleceğin gözlerime yapışan sakız haline gelmesi vs.
Çocukken bende "içinde ne var" takıntısı vardı.Taşın içinde ne var diye saatlerce parçalamaya çalışır her oyuncağı/hediyeyi içinde ne var diye mahvederdim.
İlk paragraf da sanırım hayatın içinde ne var sorusunun cevabı.O da taş gibi bişey,debelendiğinle kalıyorsun içinde bişey yok.
Çoğu zaman geçmiş bende mide bulantısı yaratsa da bazen çocukluğumda babamın büyük ütüyle yaptığı tostları yiyerek ceyar olmayı istediğim günleri özlüyorum.
7 kişi karşıladı;:
Büyük ütüyle yapılan tostla büyümüş bir çocuk çok yaratıcı biri olmuş olmalı; ama sen hep isyankar moddasın.
'orda hayat var mı' diye bir not düşecektim yaşam destek ünitesi olarak. geldim ve hala hayat olduğunu gördüm.
Kendi tostunu kendin ütülüyorsan büyüdün demektir…
Yorumlardan anladığım şu ki türk halkı henüz ütüyle yapılan tosta hazır değil :)
Hatta yeteri kadar kötü olursan belki Ceyar'ı görebilirsin, hatta bizzat şahsen kendin Ceyar bile olabilirsin :)
P.S: "tostumu ütüledim bekliyorum" diye iğrenç bi espri de yapasım geldi ama bak yapamıyorum :O)
"otobiyografi" başlıklı yazını niye burada göremiyoum acep?
U(YKSZ)
yazı hoşuma gitti bende kalsın dedim.
Yorum Gönder