***
Kimse gerçeklerle ilgilenmiyor Kemalettin, kendi doğrularına denk gelmediği müddetçe.Ben kendi denklemimi kurarken x'e , x'in istediğinden daha az ya da çok bi değer vermedim.X,Y,Z diye başladığımda pek bir sorun yoktu ama bilinmeyenler çoğaldıkça benim denklemim bozuldu.Şimdi de ben doğruyu ya da gerçeği ya da isteğimi göremez oldum.Hatta burdan bakınca bu denklem bile benim değil.Ne içimi dışımla çarparak bi çözüm bulabiliyorum.Ne çarpanlarımdan ayrılmaya çalışmak bir fayda veriyor, beni zamanında çok pis çarptılar Kemalettin.
Ben denklemi kurarken beni koca bir paranteze aldıklarını bilemedim.Parantez dışında bölünenler,eksilenler falan tüm sonuçları berbat etti.Kimseyle toplanamayan sayıları sevmiyorum Kemalettin ve ne yazık ki var öyle sayılar. Hani biz çocukken cins cins sorular vardı.Bi koyun bi kurt bi bilmem ne, önümüzde ırmak biz kayıkçı kimi nereye geçirirsin türünde, sen kayığınla ilk hangi hayvanı geçirdin bilemiyorum da ben öyle seyahatlerin ta aq Kemalettin. Kimsenin bi yere gittiği yok aslında.Aynı nehirde iki kez yıkanılmıyor tek gerçek bu.Biz de bu gerçeğe isyan ettik bi kere bile yıkanmadık, bundan o cenabetlik,yoksa bu kadar şanssız olmayı biz istemedik Kemalettin.
Gözümün önünde ölüyorlar, hiçbir şey yapamıyorum.Nedense ben çocukken herşeye gücüm yetecek sanırdım. Hiçbir şey yapamıyorum. Bir şeyler yapmam lazım, hiçbir şey yapamıyorum. Hani çocuktuk, hep vanilyalı pandaya yetecek paramız olurdu.Oturur ayakkabıcı Kamil'in çırağı Bülent ağbiyle konuşurduk. Kafayı bulmak için en iyi yöntemi anlattığı günü hatırlıyor musun? O zamanlar bir gün anlatıklarını uygulayarak teselli arayacağımı düşünmezdim. Tanrının, ev ödevlerini ihmal etmeyen öğrenci gibi hazırlandığını bilmiyordum o zamanlar.Bugünleri görünce anlıyor insan o muhabbetlerin nedenini.Tanrının seni hazırlamadığı hiçbir şey başına gelmez diyenlerle neden hep en kötüsünü düşünüyorsun diye soranların aynı insanlar olması ne ironik.
Nedense ben çocukken herşeye gücüm yetecek sanırdım.Hiç gücüm kalmadı Kemalettin.
5 kişi karşıladı;:
iç geçirdiğim bir yazı nihayetinde tamda buymuş şu vakitler hissettiklerim
Dogru; bazen Tanri insanin basina coraplar ormekle mesgul oluyor, uzun zamandir Tanrinin mudahelesi ile bir terslik olmamissa hele. Bu yuzden Descartes'in TANRI kavrami yerine kullandigi "evil genius" (kotucul deha) benzetmesini ilk duydugumdan beri yerinde bulmusumdur.
Bir baskasinin degimiyle ve yazinin temasiyla da uyusacak sekilde: Sinus egrisinin altlarinda seyrediyoruz su siralar.
Ben sadece üzülüyorum kimseyle toplanamayan sayılar için...
Meriç:eyvallah.
browni:Bence herkesin dekarta şüpheyle yaklaşması gerek.
g.od:ben de.
İyi güzel demişsin de, kiminin başına çoraplar örmekle, kiminin başına taç takmakla meşgulken G.O.D.
sanırım beni bu sıralar askıya aldı :(
Yorum Gönder