Bu Blogda Ara

20150910

Mazruf

                                   

Çok kalp kırdım Kemalettin.Sanırım bir senin kalbini kırmadım.O da denk gelmediğinden. Yıllar olgunlaştırıyor insanı.Şimdi bakınca daha fazla kalp kırmalıymışım diye düşünüyorum. Birşey kalmadığında, birşeyim de kalmayacak. Ah bu metaforlar şeklinde devam etmeli miyim? İbne twitter kullanıcısı tarzında.Bu saatten sonra da çağa yenilmeyelim.Evet ulan cebimdeki dolma kalem, Abdullah Yüce'yi tanımaman da senin affedilmez cahilliğin,bir saate beş milyar verilir sen anlamazsın vb.
Çok mana aradık Kemalettin.Şimdi düşünüyorum da olmasını arzu ettiğimiz yoğunlukta bir mana bulsak acaba o zaman napacaktık? Bulunmayan şeyin aşırısı da zarar, ortası da zarar.Neyi arıyorsan işte aradığın o şey külliyen zarar. Bir mana bulucaz diye çok yüz eskittik, ciğerimize battı tonlamalar, bizim olmayan hayallerin baş köşesinde bizim de bir hayalimizin olacağı günü bekledik. Gelmedikçe içerledik. Sonra da tuttuk kendi kalbimizi kırdık ulan kırsana başkasının kalbini işte sonra sonra olgunlaşıyor insan.Bu da mektubumun "alegorik" döngüsü olsun.
Bu arada artık yazmayacağım.Bilirsin çok günlük tutmuştum. Günlüğün ne olduğunu bilmediğim zamanlarda.Sonra hepsini yırtmıştım; her gün de aynı olmaz ki diyerek.Blog falan tamam da bu kadar da gevezelik olmaz ki.Şahsi kanaatimdir ki dünyanın hiçbir günü, tek bir cümleye bile değmez. 
Bu arada yaklaşan kurbanın hayırlı/mübarek olsun.Ben bu sene kendimi kesicem, sana da tavsiye ederdim lakin çocuğu olanlara dana daha uygun sanırım.

Biliyorsun takığımdır peygamberlere.Şu kurban hikayesini bir de benden dinle.Tanrı İbrahim'den çocuğunu kurban etmesini isteyince... Bunu öyle bodoslama dinlemeyip kelime kelime anlatan bir büyüğümüz olsaydı mesela nasıl tamamlardık cümleyi: İbrahim tanrıya el açarak oğlunu bağışlamasını; oğlunun yerine kendisinin kurban olarak alınmasını ister diyerek sanırım. Vefakat İbrahim sesini çıkarmamış.Tüm dinler tarihinde en dokunaklı ikinci hikaye budur bence.Neyse herkesin kurbanı kendine, konudan uzaklaşmayalım. Hem uzaklaşmayalım hem uzatmayalım. Herşeyi yıllar evvel Zeki Müren özetlemiş zaten "herkes kendi hayatını yaşar" vesselam iyi yaşa kemalettin sağlıcakla kal.
100920152156SerhatNeşesikeder.

20150825

Hep

Sonra herkes mecbur olduğu gibi yaşadı.Sonranın öncesi hayli curcuna,boşa çaba,allaha dua. Çok kolay diye seçilmedi belki lakin başka türlüsünün imkansızlığı işte n'aparsın.İmkan da ne güzel kelime 64 parça monami pastel boya takımı gibi.
Geçmişi söyler herkese geleceğini ve geçmiyor ki gelsin.Ha dersen niyeydi bunca çaba istedik ki "geldik de evde yoktunuz" denmesin.32/2/11 artık gelmesin.

20150806

ton

Züleyha'ya demişler,
bak ay çıktı.
Züleyha demiş,
Yusuf göğe mi baktı.

Yazımızın bununla alakası yok tabi.Alakasızlık yazgımızın olmayan amortisi.İskeletor, He-Man'in amcasıdır bunu biliyor muydun? Ben biliyorum mesela pek bir işime yaramıyor. İşinde gücünde adamım zaten,işim b12'si eksik içorganlarıma batıyor. Kıyı kesimlerimiz çöllerle kaplı anlayacağın, iç taraflar bataklık.
Hiç hayalkırıklığının sesini duydun mu müdür? Ben duydum, çok hayalkırmış olmanın yaldızlı madalyası.Karşındakinin ses tonu: o yılgınlık,şaşkınlığın karıştığı tiksinti, radyomuz istiklal marşının ardından yayınına ara veriyor.Anlamıyorsun anlıyorum.Hani şöyle düşün çocuksun ayakkabını bağlamayı yeni öğretmişler.Bağlamışsın bir güzel lakin bi yerde de çözmek gerek ve sen tutup yanlış bağcığı çekiyorsun.İşte sanırım bana ne öğretildiyse ben hep yanlış bağcığı seçtim.Ha sen diyeceksin ki madem kördüğüm kesiver İskender gibin, lakin hafız babamız da filip değil, öküzgözüne düşkünsek, öküzbaşa binemediğimizden.Bak yine anlatamadım. E sen de tarih bilmiyorsun napalım.Ben biliyorum.Bugün altıağustos doğmamış kızım üniversteye yazılmış, hissi kablel vuku'larımın doruğundayım. Yine de iltimas geçemiyorum herkese, bekletip gelmeyenleri anlıyorum yollar uzaktır amenna, beklediğim sesi duyurmayanlara kırgınım.senin o sapsağlıklı ses tellerin beni attıkları ateşe mangal mı olmalıydı? Bazen nasıl da acıtıyor evlatlık olmadığını bilmek.
Züleyha'yla başladık Yusuf'la bitirelim madem.Çocukmuş bizim peygamber.Ayna'ya bakmış köle olsam kaç para ederdim acaba demiş. Yıllar geçmiş pazarlara atılmış bizim döviz kuruyla üç kuruşa satılmış.Kıssadan hisse,


Neyse...

20150714

Yaz


Hepsinin içindeyim, hiçbirinden değilim.Gözüm dalmış gibi bakıyorum hayata çoğu zaman, aradaki farkındalıkları şaşkınlıklar takip ediyor. Balıklama atlar gibi atlıyorlar hayata, ben yavaş yavaş adımlıyorum.Su çok soğuk diyemeden,su çok güzel diye ekliyorlar.Ben deniz de sevmem ankaralıyım.Ser'de kibarlık var ve bolca çaresizlik.Efendilikten boğulduğumu bilmelerini de istemem. 
Hayat nitelikli insanı ödüllendirir.Ne zamandır bu çınlıyor kulaklarımda, cevap bile aramıyorum. Hayat zor falan değil,hayat yavşak.Bu yavşaklığa müsaade edişime değil de göz yumamayışıma içerleniyorum.Ve bir şerh düşeyim kafandaki soru işaretine: müsaade etmek başka mir'im, göz yummak bambaşka.
Mevsim yaz ve ben içimde ölmemeye direnen yerleri öldürmeye gidiyorum.Çünkü en güzel dert çektiğin dert.Alışkın olduğun,bildiğin,o daha kapıdan çıkmadan gelişini gördüğün dert.
Senin ne dertlerin var jeremy?Sorduğuma bakma öğrenmek istemiyorum.Koca bir dünya, koca bir sen, ve  elinden tek gelen ... neyse.
Çok güzel olabilirdi jeremy.Lakin elinde sadece kırmızı boya var diye kırmızıdan sanat eseri yapacak değiliz.Olmadık yerlerde açan çiçeklere kinimiz derinden.Harfler kayboluyor ve iç dökmenin de modası geçiyor.Daha ne kadar anlatırım bilmiyorum.
Dengimize düşmedik jeremy bi zahmet denge de aramasınlar.Sigarayı güzel iç, güzel bir şarkı bul. Sağlıcak'la kal.Niteliksiz insana ödül yok.

Serhat Neşesikeder.
14Temmuz2015

20150701

30 yıl bir terzinin el işlerine baktım Kemalettin ve inanır mısın hiç düşünmedim terzilik hakkında. Ben terzi olsam mezurasız bi terzi olurdum mesela.Göz kararı dikerdim elbiseleri ve muhtemelen hep bol gelirdi.Gözlerimden çok, elbise diktiğim vücutlara kızardım.Niye benim gördüğüm gibi değilsiniz diye.Elbise dediğin çünkü göznuru bir bakıma.Sen benim gözümün saçtığı nurlara niye kıyıyorsun? İltifat Terzihanesi tüm gururu ve büyük bir hayal kırıklığı ile batardı.Emlakçı açılırdı yerine. Saksıdaki limon ağacımla kalakalırdım öylece. Terzilerin en güzel yanı ne biliyor musun Kemalettin. Yanında bişey satamaması.Hani kitapçı yazıp oyuncakla dolduruyorlar ya, ekmek büfesi ama uçan balon da var,Çiğköfte salonu lakin mantıları da meşhur.Neyseniz o olun be kardeşim.Bak ben kalakalıcıyım mesela.Terzi de olsam,eczacı da veyahut saat ustası.Tüm paralel evrenlerde her türlü bi şekilde iş döner dolaşır ve ben kalakalırdım.Görüyorsun ya Kemalettin, kuantum bile çaresiz. En güzel elbiseyi dikecektik bak nerelere geldik.Vesselam birşeyler durmaya başladı Kemalettin.Ben durmuyorum.Lakin gençlik de kalmadı yoruluyorum.Dur diyen ses daha bi gürültülü olmaya başladı. Madem duruyor herşey sen de dur.Ne dersin kemalettin belki ilerde burayı okuyup durmaya başladığımız günmüş deriz.İçmeye sebep birşey daha olur.

20150619

Köprü

.......Ama elimden bu kadarı geliyor.Ellerime kızıyorum. Ellerimin hep güzel olduğunu söylersin. Güzelliğin vasatlığını da yaşamak varmış kaderde.Çirkinliğin şanssızlığı marşımız olmuşken üstelik. Neyse. Bazı geceler uykuya direnip yalnızlığınla bilek güreşine tutuşmak korkutmuyor insanı.Ama sabahın yedisinde mutfaktaki masa her gün dövüyor seni.Mutfak masası bile olamamış herhangi bir masayken mutfakta dursun diye iliştirilmiş lakin sen ikinci tabağı koyamadığın için tüm maçlara 2-0 önde başlayan eşya parçası.
Bu gece aksine uyumak istemiyor canım.İzleyecek bir film aradım.Şöyle esaslısından bir intikam filmi.İntikam alan adamlara hayranım.Neyden intikam alacağını bilmek az şey değil. Hem bayağı da yaşatıyor insanı.Bizi de sevgi öldürüyor.Herkes beni seviyor mesela.Verildiği söylenen sevginin intikamı değil diyeti oluyor.
Burdaki binküsür yazı niye yazıldı biliyor musun? Tek/bir yazının derdinden. Yazıcaktım,şöyle dolu dolu, derinden.Öyle bir yazıcaktım ki bi daha yazmaya ihtiyaç duymayacaktım.Onlarca satır değilmiş benim derdim.Tek bir kelime."Alıştım". Şunu söyleyebilecek miyim bir gün?Alışamamaya bile alışamadım otuzküsür senedir.Perişanlığa bakar mısın.
İlkokulda sağlık taramasında kalbimde bir sorun gördüler-di.Bir ay sonra hastaneye gelsin Japonyadan bir makine gelicek onunla bakarız demişlerdi.Sevinmiştim içten içe.Japonyadan makine kalbime bakıcak diye.Sanki bir benim için gelicekmiş gibi.Koskoca japonun makinesi bir benim kalbimi bakılır bulmuş gibi. Baktılar.İki damarın arasında olmaması gereken bir köprü var dediler önce.Sonra beni japon makineleri yerine Türk hekimlerine emanet ettiler.Öyle bir damar falan göremedi önlüklü delilerim.
Kalbimdeki tüm trafiği o köprü değiştiriyormuş gibi geliyor bazen.Yerini bilsem bir bıçakla kendim bile yapardım.Köprüler yavşaklaşır çoğu kez.Biraraya gelmemesi gerekenleri de kavuşturur çoğu zaman.
Uykudan ne kadar kaçabiliriz ey sevgili.Ve mesaiden.Mıknatıs gibi çektiğimiz: her durumda çıngar çıkaranlardan.Günler geçer sonra saatlerce biraz sen.Ve sonra yine günlerce başkaları. Uzaklar. Herkese uzak olmanın burukluğu.Hem de ben uzaklara giderken o kadar çok sevinmişti ki o herkesler. Yine de işte köprünün yavşaklığı.
Aldırma sen geçer bikaç güne.Geçmiş gibi yaparım en azından.Biliyorum duruyor hep orda içimin bi köşesinde.Boş bir an bulur yumruğu korum der gibisine.Boşluklar dediğim, olmadığın zamanlar.

20150615

33

Defter gibi sanırım.Belki bizim defter çok ince.Yazacak yer kalmadı.Belki her defter kadardı hep aynı şeyleri yazmaktan yer kalmadı.Belki hala yazacak yer vardır.Kalemin kalbi kırık.

20150526

Putperest


Onlarcaikiyüzüçyüzkişi toplandı mezarlıkta,hepsi de hakkını helal etti hem de üç kere.Heyecan yaptılar o kürek benim olmalı diye, standart topraklarını atıp rahatladılar.Başınız sağolsundan girip allah rahmet eylesine koştular,mekanı cennet olsun diyerek bıraktılar.Sonra tekrar cenaze evi.Dostlar sağolsun.
Dönüşte yine mezarlığın yanından geçiyordum.Bomboştu.Taze ölünün taze toprağı.Öyle bi başına. Bi başına'lık ancak ölerek bu kadar güzel anlatılır diye sence de ölmek mi gerek? Anlatmak için ölünür mü diyeceksen, anlatamadıysan ölünür.Anlatmak öyle ağır bir yüktür
-ki
hep anlatamamaya çeviriyoruz yolu.Ya anlatabilmişsek, umursanmamışsak. Bir İbrahim silüeti belirmişse dil döktüğümüz yüzde.Varsın tanrı olmasın,ben Put'a tav olmuşum,yaşıyorum iki dirhem bi çekirdek.Sen benim putumu niye yıkıyorsun be adam! Kahrolsun kamu düzeni.Yaşasın Birleşik Nemrut Hareketi!
Takımlar ekranda gördüğünüz kadrolarıyla dizili,çünkü başka çare yok.Putperestlik bizde,İbrahim'i siz alın.Yakub'u vermeyiz kimselere;Yusuf'u kuyu'dan çıkarıp santrfor yapın.Habil sizin olsun,Kabil tekmeye kafa uzatır.Eyup bizde, Süleyman size kalsın.Hızır'ı da isterdik lakin, bonservisi pahalı. Takım ruhunu yansıtıyor diye alıyoruz İsa'yı, Davut sizde, adam gol kralı.
Hep anlatabiliyorsun vesselam.Taze ölü kadar anlatıyoruz canımızın tüm bayatlığıyla.Lakin sus diye sesleniyor onlarcatekkişi. Reverans.

20150521

Yok be,

Çok da "şeyitme" su akar buhar olur. Hem hangi gün var ki ulaşmamış akşama.Akşamlar olduramadıklarına bin dakikalık saygı duruşudur.
Yok be şöyle çivi gibi bir asker gelmedi derdi yüzbaşı cafer, sen ne zaman çekiç oldun ki orospuçocuğu diyemedim. Alt bile olamayacakları üst yaptıkları yerdeydim. Bu okula bir öğrenci geldi ama o da sen değilsin Serhat  efendi derdi örtmen feyzullah. Bu okula yüz öğretmen geldi ama sen de onlardan biri değilsin diyemedim.Eğitilemeyenlerin öğretmeye kalktığı yerdeydim. Şimdi ara ara benim de yok be diye başlayasım geliyor.Başlamaktan korktuğum ne varsa bitiremeyeceğimi bildiğim için başlayamıyor.Bitirince de bir tereddüt oluyor, yoksa hiç başlamamış mıydım diye. O kadar çok soru var ki birleşince cevaplar yetmiyor.
İçanadolunun hiç'lerine hapsolduğumda buranın yabaniliği canımı sıkmıştı.Bencildi insanlar, kabaydı. Düşman olarak kabullenirdi seni dost olmak amenna'ydı. Sonradan anlıyor insan. Yok. Yağmur dolu bulutlar ve dereler akarsular ve zeytin ağaçları/fidanlıklar yok. Rahmetten ırak, şanslı olmaya çok uzak.Az'larını korumak için mecburiyetti bu yabanilik. Benim yok'larıma karşı böyle evrimsel önlemler alamadım henüz.Yine de kalp kırmaktan korkuyorum.Yok efendim erdemden filan değil.Ne zaman kalp kırmaktan korksam, kalbimin kırılma sırasının geldiğini biliyorum.
Yok be... diye başlayamıyorum çünkü devamı yok.Hepsi bu kadar.
"Bu kadar'ın" ne kadar güzel bir ölçü olduğunu bilir misin?İnşaat malzemesine karşı söylesen mesela anında bilirsin; gecekondu sahibi misin yoksa gökdelen mi dikeceksin? Buzdolabına karşı da güzeldir:Türlü mü yiyeceksin! menemene mi gömüleceksin?
Yok eğer aynaya bakıp söyleyeceksen,onca yılı ekleyeceksen, neyi öğrenemediğini göreceksen, gördüğün "kadar'a"tahammül edebileceksen güzel bir teselli olabilir.Tesellimizi kabullendiğimiz güne içelim.Vesselam bu kumaştan bu kadar elbise çıkıyor.Kuyruksuz smokin, papyon için çok uzun kravat için fazla kısa, fular olabilir mi acaba?
Hep derler ya jeremy.Hayat okul gibidir.Bence de. Öğrendiğin ders müfredattan kaldırılıyor galiba. Az kaldı jeremy, hesapça mezuniyet için bu son senemizdir.

20150514

PEra

Kurmalı pırıl pırıl bir oyuncağım, tam da misafirler gelmiş bakın ne güzel bişey bu denilecekken bozulan. Bozulmama bozulan insanlarla göbek bağım çelikten. İç aksamı iyi bir saatim, dışım biraz eski.Çalışıyorum ulan, biraz da hatırım var. Yine de eskiyim, yine de pek para etmiyorum. Vitrinler pırıl pırıl zaten.Benim sonum şaşkın bir hurdacının sokaktan geçişine bakar. Mecnunum, Leyla pek meşgul.Ferhatım,dağlar denize dik.Kerem değilim aldım dersimi.
Rakı yok,elde tuborg.Sadece uzun samsun satılıyor Medine Büfe'de.
Mayıslar kötü geçer.İnsanlar Mayıs sever.Bahar'mış.Ağaç mıyız amına koyyum. Yine gelmişler. Erol Evgin dinlemeye gelir gibi gelmişler. Ben de işte sahnede Ümit Besen çaresizliğinde duyulavmi diyorum.Pek sarhoşum ne yazdığımı bilmiyorum.
Bi keresinde Ceren diye bi kıza aşık olmuştum.Adını da arkadaşı ona seslenirken duymuştum. Zaten bir kere gördü beni.Ve sanırım sevmedi.Tanımıyordu bile tanısa hiç sevmezdi. Tek gerçek aşkım Ceren'miş gibime geliyor şimdi.
Ruganlarımı Pera Palasta eskittim diyen adam gibi gülüyorum şimdi tüm hayatıma.Kendisi efendim eski maslahatgüzarımız değil, bildiğin garson Nuri.Rugansa rugan,Pera'ysa Pera. Eskittik bitti.

20150512

Anatomi

Sizi hareket ederken görmek korkutuyor beni.Saat daha yedi dediğinizde mesela.12 mayıs olmuş salı günüymüş saat de henüz akşamın yedisiymiş gibi konuşuyorsunuz.Bense olacak tüm yedileri düşünüyorum. 23 ekim 2019 perşembe günüymüş sizin yerinize başka bi kaygısız: saat henüz akşamın yedisi demiş gibi geliyor.Ben onca yedi'yi görecek gücü nasıl bulurum kendimde diye korkmaya başlıyorum.Hiç durmamanıza hayranım.Ben durmak istiyorum, durup nefes almak, sizi susarken görmek. İntiharımın şeklini düşündüğüm anlarda araya girmeniz ifrit ediyor beni.Ahmet efendi yarın kaçta gelecekmiş? Durun şurda bi öleyim desem.Tamam da Ahmet efendi yarın kaçta gelecekmiş diyecek gibisiniz.Şahsen Ahmet Efendiyi yanımda götürmek istiyorum.Bok yoluna gitti dersiniz.
Ağlamaktan korkuyorum şu aralar.Ağlamamın biteceğinden emin olduğum zamanlar çok kolaydı oysa.Mal müdürünün evrağı havale etmesini beklerken dizlerimin üstüne yıkılmaktan.Umarsız bir biletçi, abi 8 otobüsü dolu dediğinde boğazına yapışmaktan. Ankarada yer yok bana,bari sekiz otobüsünde olsun.En arka olsun,tekerlek üstü olsun, muavin piçin teki olsun ama bari bana orda bi yer bıraksanız.De ki nolmuş dokuz otobüsüne bin.Mevzu o değil ki azizim, ölümsüz bi sivrisinekle bi odada hapsolmuş gibiyim.Oysa siz ne kadar insansınız ve pek de umutlu.Dua etmenize de hayranım mesela.Mevladan tokat yememenin getirdiği kibrinize.Zorla gittiğim cuma namazlarında siz oğlunuza iyi bir üniverste dilerken ben kusura bakma habersiz geldim, umarım affedersin diye sesleniyorum uzun zamandır başka dua da bilmiyorum.
Öz babamın üvey evladıyım, sevgilimse sıkılmak istemiyor benimle.Amcanızın baldızının kızıyla 45 dakika konuşup evlenmenize bu yüzden hayranımdır belki,üstüne bir de çok seviyorum demenize. Biz hep mi az seviyorduk.
Eskiden klarnet vardı, beyaz peynir, yeni rakı.Çok yenildik,kalmadı tadı.Tüm ümidim kanserdedir diye abansam da sigaralara, virüs bile uğramıyor buralara.
Yani mir'im on ay geçiriceğiz birlikte.Delirmenin sırlarını vericeğim sizlere.Sonra teşekkür edersiniz. Yok yok pek bi insansınız, teşekkür falan bilmezsiniz.

20150511

La la lalalalala

Yüzümü kestim dün.680 bıçaklı,ekstra özel,ultra kaygan,fena afilli traş bıçağımla hem de.Zaten asi ve sınırtanımaz bi erkek de olamamıştım bıçağı aldığım zaman.
Gözüm bir an kendine baktı.
Kaç dedim kendi kendime.Kaçabileceğin kadar kaç.Ben de biliyorum yolun sonunu yanlış olmasın. Kendimi bırakmak istiyorum ne olacaksa olsun diye lakin şanssızlara göre bir iş değil bu.
Dünyayı kurtaracak kadar tetikteyim, uranüse gidecek bir feza pilotu disiplininde, budist rahipler kadar sabırlıyım bir tas çorba mevzubahsinde, Vesselam bunları yaparak ancak ayakta durabiliyorum. Bir de boşvermeye kalksam var gerisini sen düşün.
Yumurtanın akı,zıkkımın kökü,hadi canımın ca'sı ve bir sürahi suyla 6 katlı pasta yapıyorum.Tadı bozuk diyorlar, özür diliyorum.Bana sorsan ab-ı hayat kokuyor nefesim.Lakin ölecek olanların katili, çoktan ölenlerin müsebbibiyim.Ölünün müsebbibisi olmaz deme.Oluyor.
Yapılacak sürüyle iş var.
Yaşım daha genç nolcak, ne olmayacağını bilmenin ağırlığıyla ne olacağını görmeliyim.Anne bana olunca anlayacağınız şeyi, anne baba olmadan anlamalıyım.
Ve beklemeliyim.Bizim solcular ankaradan bir kaç koltuk kapsın hele, Çocuk büyüsün de bir, yılbaşı olsun da mustafagiller cebime girsin.o günler gelince bekleyecek bir şey çıkar nasılsa.
Daima genç serhatım ben, hayırlı evlad, ucuz sevgili,uyyanı sikmeyen cüce,rapunzelin berberi. Sıfat sahibi olmaya yetmiyor, oğlumuz ne iş yaparın cevabı.Sıfatların yerini lakaplar dolduruyor.
Gizli özne hiçkimse.

20150506

Onbir



Az önce tesadüfen buldum bu fotoyu.Bulur bulmaz da farkettim.Hayalimdeki evdi bu.Caddesini sokağını bilirdim de neye benzediğini hiç bilmiyordum.O yüzden buraya koymaya karar verdim. Hani bazı acılar vardır ya sizi işinizden gücünüzden alıkoymaz, ağlatmaz.Ama kalbinizde bi iğne vardır sanki, nefes aldıkça kaburganıza batan bişeyler.Bu da öyle.

Bana sıklıkla "sen de hiç çabalamıyorsun" derler jeremy.Tanısan sen de derdin. Bütün çabamı burası için harcadığımdandır belki.Bugün ne kadar eziliyorsam,Ankara dışında bi yerde yaşıyorsam, o görkemli kibrimin cahil ukalalığıyla paspas haline gelmesine sesim çıkmıyorsa;11 yıl boyunca şurası için çabalıyıp dünyanın geri kalanını unuttuğum içindir.Hawking gibi yaşamaya bile razıydım biliyor musun, öyle sadece gözlerimi oynatarak bütün gün balkonda yaşıyormuş gibi yapmaya bile razıydım. Son dileğimdi.

Şimdi hep iyiliğimi isteyen, iyi olmadığımda çirkinliğini hayatıma boca eden güzel insanlar var etrafımda.Hala yalan söylüyorlar bana, yalan söylediklerini bildiğimi bilerek söylüyorlar yine de inanmamı istiyorlar.Bana hayattan bahsediyorlar jeremy, öldüğümü göre göre yapıyorlar bunu. Hayatta hiç bi zaman o kadar zalim olamayacağım için üzülsem mi sevinsem mi bilmiyorum. Bigün gittiğimde şaşkın şaşkın daha şimdi burdaydı diyecekler.Bok burdaydım demeyi çok isterdim.Benim yerime sen söylersin jeremy.

20150427

Bin

Bir keresinde çok... çok.... çok güzel bir kadın "derdini senin kadar iyi anlatabilen bir insan herşeyi başarabilir "demişti.Çok üzülmüştüm çünkü beni hiç anlamamıştı. Herşeyin çözümü basitti aslında. Kendine büyük bir yalan bulup ömrün boyunca ona tutunacaktın, herkese duymak istediklerini söyleyecektin. Sonrası kendiliğinden geliyordu.

Bunu başaramadığım için belki çok yalnızlık çektim.Kimseyle ortak bir hayal kuramadım mesela, bazen ben çok gerçekçiydim.bazen derdimi iyi anlatamadım.Beni en çok iğrendiren şey aynı zamanda en çok gıpta ettiğim şey oluverdi.
Şimdi biliyorum.Hangi yol nereye çıkar görüyorum.Bunu görebilmek uzun zamanımı aldı.Gözlerim keskinleştikçe ayaklarımda yol yürüyecek hal kalmadı.Sağ kolunu kaybeden birinin sol kolunun güçlenmesi gibi.Bacaklarım zayıfladıkça gözlerim güçlendi ya da tam tersi.
Ve ne yazık ki insan sosyal olmak zorunda kalan bir hayvan.Bana kalsa bi dağ başını yeğlerdim, gece bekçisi ya da kilise zangoçu.Şimdi mecburen girdiğim her toplulukta,bulunduğum her yerde sırtaran, ne onlardan olabilen ne başını alıp gidebilen haliyle ne yapacağını bilmeyen, çabaladıkça batan, battıkça daha da göze batan bir halde bitmeyen bir sarmalın içinde sürüklenip gidiyorum.
Huysuzluğumun,aksiliğimin,bırak bardağın boş tarafını bardağı görmeyişimin sorun olacağını hayatımın büyük kısmının bu şekilde geçeceğini az çok tahmin etmiş olsam da böyle bir tecrit haline bürüneceğini hesap etmemiştim.Ben bile o kadar kötümser değildim.
O kıssadaki gibi:Babanın elinde bıçak,ferman Tanrı'dan... Boynunu uzatmayıp da ne yapıcaksın İsmail! der gibi.Vefakat gökten bi koç inmedi jeremy.

Bu arada bu bininci yazı, her zaman bin olunca bırakıcam derdim vazgeçtim.Ölene kadar yazıcam.

20150421

Başlığını...


     Duvara bakıyorum ve Polis Muzafferi düşünüyorum.. Allahım bir üniforma bi insana bu kadar mı yakışmaz. Karısı da ne çirkin diyorum.Bu kadınla evliyse ve iki çocuğu varsa demek ki sadece iki kere sevişmiştir.Çocukları da durgun zekalı biraz.Yeter lan gömdün adamı diyorum.Olsun diyor içimden bi ses.Seni de gömdüler.
     O da benim gibi işinden nefret ediyor.Çalıştığı masadan sızıyor o nefret, benden de iş yaptırmaya gelen herkesten de nefret ediyor.Belki o nefret yeni bir din bile yaratır.Barajlar kurar,köprüler yaptırır. Lakin mesai masasında hiçbir işe yaramıyor.
Nasılsın abi diyorum.Aynı diyor. O "aynı"yı yakından tanıyorum.Bazılarının kaderi tek cümle, günleri tek gün.Sonra da diyorlar ki biliyoğmussssun kelebeklerin ömrü sadece bilmem kaçgünmüş. Sanki biz tek gün yaşamıyoruz.
    Mesleki deformasyondan mütevellit günün muhasebesini yapıyorum. Bugün bana bahşiş vermeye kalktılar.Berber çırağı falan değilim bu arada.Melikenin düğünündeki çalgıcı değilim,ne market çırağıyım aslen,ne turist otelde bellboy. Ve ben ses edemedim yine.Böyle böyle yenilmiştim zaten. Polis Muzafferin nasıl ne zaman yenildiğini merak ediyorum.Bişey olmuş.Muzaffer o üniformayı giymeyi kabul etmiş,allahın siktirettiği yerde yaşa demişler,Nakliyeci aramaya gitmiş. Bu kadınla evlen demişler.Midesini aldırmış.E hani çocuk demişler yapmış.E buna bi de kardeş lazım demişler.Alın demiş Muzaffer,alın size ikinci çocuk lafı mı olur!
    Mutsuz yaşamanın en kötü yanı, insanların mutsuz gözükmeyi tasvip etmemesi sanırım.Nasırın var abi tıp'ta çare yok diyolar,Eyvallah. Nasip emziğini ağzına tıkıyorlar. Eyvallah. Somurtma senden kötüleri de var diye ekliyorlar.Eyvallah. Sonra gelip nasırına basıyorlar.Be yavşağın evladı Mevla bu kadar sınamıyor insanı.
    Sen ne zaman yenilmiştin jeremy? Siktiret demek yerine nolurnolmaz diye söylenmeye başlayalı kaç yıl oldu?Değdi mi bari? Umarım buna değmiştir.Çünkü rakı pahalı,hayat boktan,kendin dahil kimsen yok.Amin.

Powered By Blogger

  © Blogger templates 'Neuronic' by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP